Ceza Hukuku

Genel Olarak Ceza Hukuku

Ceza hukukunda genel olarak suçlar ve yaptırımları incelenmektedir. Suçun işlenmesinden cezanın infaz edilmesine kadar geçen süreç hassas bir süreçtir. Türk Ceza Kanunu’nda birçok suç düzenlenmiştir. Bu suçların başlıkları örnek olarak şu şekildedir;

• Hayata Karşı Suçlar (Kasten Öldürme Suçu gibi)
• Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar (Kasten Yaralama Suçu gibi)
• Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar (Cinsel Saldırı Suçu, Çocukların Cinsel İstismarı Suçu gibi)
• Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar (Özel Hayatın Gizliliğini İhlal Suçu gibi)
• Adliyeye Karşı Suçlar (İftira Suçu gibi)
• Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişine Karşı Suçlar (Zimmet Suçu, İrtikap Suçu, Rüşvet Suçu gibi)

Yukarıda sayılan suçlar kasten işlenebilen suçlar olduğu gibi, bazı suçlar taksirle de (dikkatsizlik, özensizlik) işlenebilir. Ceza hukuku bakımından suçların oluşabilmesi için kanuni unsurların varlığı gerekmektedir. Örneğin mala zarar verme suçu kanunda düzenlenmişse de bu suç, taksirle işlenemez. Dolayısıyla başkasının malına istemeden zarar veren kişi, ceza hukuku bakımından suçlu olmayacaktır.

Görüldüğü üzere ceza hukuku bakımından çok ince ayrıntılar ile sonuçlar değişebilmektedir. Suç şüphesi altında olan bir kişi suçlu olmadığını ya da talep edilen cezayı haketmediğini düşünüyorsa veya kendisine karşı bir suç işlendiğini düşünen bir birey mağdur olduğunu düşünüyorsa, düşüncesini etkili bir biçimde ortaya koymalıdır. Örnek olarak şikâyete tabi suçlarda şikâyet süresi suçun ve suçlunun öğrenilmesinden itibaren altı aydır. Mağdur olan kişi bu süreden sonra talepte bulunsa dahi talebi ciddiye alınmayacaktır.

Bu bağlamda ceza hukuku bakımından hakların ileri sürülmesine, zamanın gözetilmesinde, isnatların gösterilmesinde, fiilin niteliğinin ortaya koyulmasında profesyonel bir yardım ile hareket edilmesi hayatidir. Bu noktada aşağıdaki başlığın iyi anlaşılması gerekmektedir.

Dolandırıcılık Suçu

Dolandırıcılık suçu, kanunda malvarlığına karşı işlenen suçlar bölümünde yer alan ve uygulamada sıklıkla karşılaşılan bir suçtur. Dolandırıcılık suçunda fail, mağdurun iradesini hileli davranışlar ile etkilemekte, mağdurun ya da başkasının zararına olarak kendine ya da diğer kişilere çıkar sağlamaktadır. Söz konusu suçun nitelikli halleri de söz konusudur. Örnek olarak suçun belli dini, sosyal, mesleki hususlar vasıtası ile işlenmesi durumunda nitelikli dolandırıcılık söz konusu olacaktır. Dolandırıcılık suçu bakımından öngörülen ceza, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para cezasıdır. Nitelikli dolandırıcılıkta ise üç yıldan on yıla kadar hapis cezası ve beşbin güne kadar adli para cezası öngörülmüştür.

Dolandırıcılık eğer, hukuki bir ilişkiye dayanan alacağın tahsil edilmesi için ortaya çıkmışsa (mesela karşı taraftan alacağını alamayan bir kişi, o kişiden parayı dolandırıcılık ile alırsa) suçun oluşması şikâyete tabi olur. Yukarıdaki durumdan farklı olarak hukuki alacağın tahsili için dolandırıcılık söz konusu oldu ise kişinin şikayeti ile soruşturma açılabilir ve işlemler yürütülebilir. Şikayet yoksa suç da yoktur. Fakat suçun yukarıda açıklanan temel halinde şikayet gerekmez. Önemle belirtilmelidir ki hukuki alacağın tahsili için işlenen dolandırıcılıkta öngörülen ceza altı aydan bir yıla kadar hapis cezasıdır. Ya da bunun yerine adli para cezası da hükmedilebilir.

Dolandırıcılık suçunda (temel suçta) şikayet gerekmediğinden, zamanaşımı süresi 8 yıldır. 8 yıl içinde mağdur savcılığa durumu bildirmelidir. Dolandırıcılık suçu bakımından aranan unsurlar şunlardır; fail hileli davranışlar ile hareket etmelidir, fiil de hileli hareketler ile karşıdaki kişiyi yanıltabilecek düzeyde, yeterlilikte olmalıdır. Oluşan zarar mağdur ya da başkası için oluşmalı, sağlanan haksız fayda da fail ya da farklı bir kişi için oluşmalıdır. 

Güveni Kötüye Kullanma Suçu

Güveni kötüye kullanma, uygulamada emniyeti suistimal olarak da bilinmektedir. Bu suç, görevi kötüye kullanma ile karıştırılmamalıdır. Bu suç, dolandırıcılık ya da hırsızlık suçları karıştırılmaktadır. Dolandırıcılıktan temel farklı, malın faile rıza ve irade ile teslim edilmesidir. Dolandırıcılıkta ise hileli hareketler nedeniyle iradenin sekteye uğraması ve kişinin algısına zarar verilerek işlem yapılması söz konusudur. Hırsızlıktan farkı ise hırsızlıkta yine ilk anda mağdurun rızası yoktur.

Güveni kötüye kullanma, Türk Ceza Kanunu’nda ise şu şekilde düzenlenmiştir: “Başkasına ait olup da, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyedliği kendisine devredilmiş olan mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyedliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunan veya bu devir olgusunu inkar eden kişi, şikayet üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.”

Suçun, meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin ya da hangi nedenden doğmuş olursa olsun, başkasının mallarını idare etmek yetkisinin gereği olarak tevdi ve teslim edilmiş eşya hakkında işlenmesi halinde, bir yıldan yedi yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

Gümrük Kaçakçılığı Suçu

Kaçakçılık, ülkeye giriş ya da çıkışında gümrük işlemlerine tabi bir malın, eşyanın, işlemler gerektiği şekilde yapılmaksızın, kuralların ve yükümlüklerin gözetilmeksizin yurda sokulması ya da yurttan çıkarılmasıdır. Dolayısıyla kaçakçılık durumunda devlet bizzat doğrudan zarara uğramaktadır. Kamu düzeni bu şekilde ihlal edildiğinden yaptırımları da buna göre olmaktadır.

Uygulamada kaçakçılık suçlarına “gümrük kaçakçılığı” da denilmektedir. Zira işlemler bakımından yerine getirilmeyen kısım, bu suç bakımından gümrük işlemleridir. Devletin ekonomik hakları, eşyanın bilgi ve özelliklerinin girilmesi gerekmekte ise de bu suçta bu hususlara aykırılık olmaktadır. Günümüzde alkol ya da sigara kaçakçılığı uygulaması en sık görülen suçlardan ikisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışında silah, uyuşturucu, kültür ve tarihi eserler de kaçakçılık suçunun konusunu oluşturan mal ve eşyalara örnek gösterilebilir.

Gümrük işlemlerine malın cinsinin belirlenmesi, miktar ya da ağırlığının ölçümü, marka ya da diğer ayırt edici unsurların tespiti gibi malın yurda sokulması ya da yurttan çıkartılması için, diğer bir anlatımla ithalat ve ihracat için gerekli bilgilerin tespit edilmesi girmektedir.Kaçakçılıkla mücadele bakımından getirilen kanun, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’dur. Bu kanunda ilgili fiiller ve cezaları çok detaylı olarak düzenlenmiştir. Kaçakçılık fiillerine ve cezalarına örnek olması bakımından uygulamada sıklıkla karşılaşılanlar durumlar, kanun temel alınarak şu şekilde gösterilebilir;

Eşyayı, gümrük işlemlerine tabi tutmaksızın ülkeye sokan kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, gümrük kapıları dışından ülkeye sokulması halinde, verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır. Eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin ülkeye sokan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İthali kanun gereği yasak olan eşyayı ülkeye sokan kişi, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren suç oluşturmadığı takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmi bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İthali yasak eşyayı, bu özelliğini bilerek satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi, aynı ceza ile cezalandırılır. İhracı kanun gereği yasak olan eşyayı ülkeden çıkaran kişi, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

Görüldüğü üzere fiiller ve cezalar detaylı olarak gösterilmiştir. Öte yandan Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ile Türk Ceza Kanunu, birbirleri ile ayrık olmayan durumdadırlar. Dolayısıyla gerçekleşen fiilin nitelendirilmesi, hak kayıplarının önlenmesi için önemlidir. Bu nedenle de bir ceza hukuku avukatı ile çalışılmasında fayda olduğu düşünülmektedir. 

Scroll to Top